24/06/2025

Fatih Altaylı’nın Boş Koltuğu Ne Anlatıyor?

Altaylı’nın tutuklanma haberini okuyunca aklıma ilk önce annesi geldi. Hatırlarsanız mart ayında, konuk olduğu bir televizyon programında, annesinin telefonda kendisine “Konuşma bu kadar.” uyarısından bahsetmişti. Altaylı da tutuklanma sonrası eminim kendisi için değil annesi için üzülmüştür.

Zaman zaman geçmiş dönemle bugünü kıyasladığımda “Aynı şey mi?” tepkisini alıyorum ama üzülerek söyleyeyim, hep aynı şeyler… Siyasetçi veya gazeteci, toplumun önde gelen isimlerinin anneleri her daim endişeli ve gözü yaşlı…

Hiç unutmuyorum, 90’lı yıllarda, seçim çalışmalarında, Refah Partisi’nden ilçe belediye başkanı adayımız -izin almadığım için adını yazmayacağım- şehir dışındaki annesini aradığını ve kendisini “Oğlum seçim çalışmalarında sadece el salla, konuşma yapma.” diye uyardığını anlatmıştı.

Aradan geçen bunca yıla rağmen hâlâ anneler çocuklarına “Konuşma, başına bir şey gelmesin.” diyorsa oturup düşünmemiz ve sorgulamamız gerekiyor. “Dün bizim mahallenin anneleri endişeliydi bugün karşı mahallenin annelerinde sıra…” diye düşünülüyorsa o başka.

Fatih Altaylı ile Bağcılar Belediyesi’nin Engelliler Sarayı’nda çalıştığım sıralarda tanıştım. Kendisine, engelli vatandaşlarımıza yönelik resim yarışmasında jüri olmasını teklif etmiştim ve kabul etmişti. Engelliler Sarayı’nı da ziyaret etmiş çok güzel bir yazı kaleme almıştı. Yazı ve konuşma tarzı bana sert gelse de Youtube programlarını izlemeye çalışırım. Özellikle bilim ve tarih programlarını severek izlerim.

Altaylı çok başarılı bir Youtube kanalına sahip ve ciddi bir izleyici kitlesi var. Tutuklanma sonrası “Fatih Altaylı Yorumlayamıyor” temalı boş koltuklu yayını izleyen milyonlara bakılırsa sadık bir izleyici kitlesine sahip. Boş koltuğu izleyerek Altaylı’ya destek veren izleyici aynı zamanda tutuklayanlara da bir mesaj veriyor. Bu milyonlar sadece kutuplaşmış iktidar ve Cumhurbaşkanı karşıtları değil üstelik. Sadece benim çevremden muhafazakâr birçok arkadaşım kendisinin sıkı takipçisi. Varın, gerisini siz takdir edin.

Tutuklanma sonrası merak ettim ve özellikle çevremdeki muhafazakâr kesimdeki arkadaşlarıma “Altaylı’nın Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiğini düşünüyor musunuz?” diye sordum. Hiçbiri “Evet” demedi. Ve bazıları tutuklanma sonrası tepki olarak “Fatih Altaylı Yorumlayamıyor” yayınını izlediklerini söylediler.

Altaylı’nın söz konusu konuşmasını dikkatle dinledim ve içinde Cumhurbaşkanı makamını tehdit eden bir ifade görmedim. Açıkçası Fatih Bey’in bugüne kadar birçok sert konuşmasının yanında söz konusu yayının esamesinin bile okunmayacağı düşüncesindeyim. Bir gün bir gözaltı ve tutuklama bekliyordum ama gerekçeyi bu şekilde tahmin etmezdim. Ne kadar sert muhalefet ederse etsin Altaylı’nın asla ülkesinin Cumhurbaşkanı’nı tehdit edecek bir kafa yapısında olmadığına inanıyorum. Cımbızla seçilerek bir tehdit algısı oluşturulduğu kanaatindeyim.

Tayyip Bey’e şahsi hukukum dışında Cumhurbaşkanı olarak saygım elbette ki vardır. Değil Altaylı, babamın oğlu da olsa seçilmiş bir siyasiye hakaret veya tehdit içerikli söz ve davranışları kabul etmem mümkün değil. Lakin muhalif olan insanların da yapmadıkları, söylemedikleri sözler üzerinden adeta niyet okuyarak tutuklanmasını kabul etmem mümkün değil.

Mesele Fatih Altaylı’nın hapiste yatması değil. Mesele her gün kendi duygu ve düşüncelerini ifade ettiğini düşündükleri bir gazetecinin susturularak insanların kendilerini yalnız hissettirilmeleridir.

Altaylı’yı hapse atarak cezalandırdığını düşünenler, sadece Altaylı’nın annesinin ağlamasına sebep olmuştur.

Altaylı’nın tutuklanmasını destekleyen siyasilerin, boş koltuğu izleyen milyonların mesajını aldığını umuyorum. Ve bir an önce serbest bırakılarak bu gerilimin bitirmelerini temenni ediyorum.

Not: Altaylı’nın başörtülülerle ilgili geçmişteki sözleri, beni ideolojik olarak sevip sevmediği umurumda değil. Bugün yaşanan durum adil değildir ve benim buna itirazım vardır.