02/04/2025

Volkan Konak’ın ardından…

2017 yılının Ağustos ayında Trabzon Maçka’daki evimizde Volkan Konak dinliyorum… Bir tanıdık geldi, müziği duyunca “Neden bu adamı dinliyorsun? PKK’lı teröristler için ‘Evimde kalabilirler’ dedi” dedi.
“Allah Allah! Hiç duymadım, bir yanlışlık olmasın?” diye cevap verdim. “Yok yok, öyle dedi.” deyince “Araştıracağım.” dedim.
Volkan Konak’ın bahsedilen konuşmasını internetten buldum ve dinledim… 2013 yılında Çözüm Süreci’nde yaptığı bir açıklamaydı söz konusu konuşma. Şöyle demiş; “…Bazı siyasi partiler Güneydoğu’ya gidemiyor, bazıları Karedeniz’e. BDP’liler Karadeniz’e gelemeyecekse ülkem bölünmüş demektir, ben bunu kabul etmiyorum. Bu ülkenin seçilmiş insanları Sinop’a gitmeli, Trabzon’a gitmeli, Maçka’da benim evimde de kalmalı.”
Aklı başında olan insan hiç kimse bu sözlere dayanarak, hemşehrisini PKK’lı teröristlere evini açacağını düşünmez ama algı öyle dehşet bir şey ki, aynı şeyleri mahallenizden biri söyleyince alkışlar, karşı mahalleden biri söyleyince hain ilan edersiniz.
Hatta bu açıklamadan dört yıl sonra 2017 yılında Maçkalı olan Eren Bülbül şehit edildiğinde; “Volkan Konak, ‘Eren Bülbül’ün katillerini evimde misafir ederim’ dedi!” olarak lanse edildi. O dönem büyük haksızlık yapıldı kendisine… Maalesef camide helallik alırken geride kalanlara “Haklarınızı helal ediyor musunuz?” diye soruyorlar. Gidenin söz hakkı ahirete kalıyor. Bu sebepledir ki, ölenin ardından konuşmamak gerekir.
Volkan Konak 31 Mart’ta çok sevdiği sahnesi olan Kıbrıs’ta, ölmek için sevmediği bir bayram gününde genç yaşında vefat etti.
Karadenizli insanlar nettir. Volkan Konak’ta öyleydi.
31 Mart 2025 tarihinde Hürriyet gazetesine verdiği söyleşide kendisini şöyle anlatmıştı; “Nankör olamam. İdeolojisi farklı olan insanlar bile dinliyor beni. Ben mesleğime çok emek verdim ve karşılığını saygıyla, sevgiyle alıyorum. Hangi şehre gidersem gideyim, müthiş bir sevgi seliyle karşılaşıyorum. Ben de onların yüzünü kızartmadım. Gerek aile yaşantımla, gerek ideolojimle, dürüstlüğümle kimseyi mahcup etmedim. Mesela insanları yanıltmayayım diye reklam filmleri, dizi tekliflerini kabul etmedim. Başka projelerde yer almadım. İnandırıcılıktan uzaklaşırım diye sadece şarkılarda kaldım. Bu da karşı tarafa güzel geçti.”
Biz özellikle sanatçılarda netliği sevmiyoruz. Bizim gibi inansın, bizim gibi düşünsün istiyoruz. Konak, Müslüman kimliğine sahip ve Müslümanlara meydan okuyan bir adamdı. Vefatının ardından çok konuşulan Diyanet’e meydan okuması da böyleydi. Meydan okuması İslam’a değil, İslam’ı yaşayanlaraydı aslında. Zira geçmiş konuşmalarını dinlediğimde Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığa tepkisini açık açık dile getirmişti. Yanlış anlaşılmasın Volkan Konak’ı iyi bir Müslüman yapmaya çalışmıyorum, beni de ilgilendirmez.
Tarzını alaycı, sert ve uygunsuz bulabilirsiniz lakin Diyanet’e bağlı sorumluluk sahibi olması gereken bir müftünün Konak’ın vefatının ardından “Sahnede gebermiş. Şimdi bize soracaklar; nasıl bilirdiniz? Cevabımız bu. Böyle bilirdik. Bizim için içen bizim için yanar da elbet.” sözleri bir din adamına yakışmayacağı gibi Volkan Konak’a, ailesine ve sevenlerine haksızlıktır.
“Gebermiş” nasıl bir ifadedir? Ayrıca “Mevtayı nasıl bilirsiniz?” sorusundan kasıt kişinin inancı değildir. Yaşadığı dünya hayatıyla ilgilidir. O sorunun muhatabı da birinci derecede müftünün kendisi değildir.
Bununla birlikte kadınları öldüren, küçük yaşta çocuklara tecavüz edip öldüren, ailesini katleden kimse için bugüne kadar bir itirazın yükselmediği Diyanet kurumundan ailesine, yakınlarına ve hiç tanımadığı gençlere güzel davranan ve yardım eden biri için böyle bir sesin yükselmesi üzücüdür.
Din adına konuşan ve özellikle de devletin bir kurumunu temsil eden insanların, gerekçe ne olursa olsun, bu şekilde konuşmasını doğru bulmuyorum.
Volkan Konak’ın inancı vardı yoktu bilemem, bildiğim İslam’ın hiç tasvip etmediği münafıklardan olmadığıdır. Gerisi Allah ile kendi arasındadır.
Kendisine rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyorum.